Hizmet Tespiti Davası

Hızlı Bilgilendirme

Davacı

Sigortasız çalışan işçi veya hak sahipleri

Davalı

İşveren ve SGK

Dava Süresi

Çalışmanın geçtiği yılın sonundan itibaren 5 yıl

Görevli Mahkeme

İş Mahkemesi

Türkiye'de iş hayatının en önemli sorunlarından biri olan kayıt dışı istihdam, işçilerin en temel haklarından biri olan sosyal güvenlik haklarını elinden alır. İşçinin, çalıştığı halde işverence sigorta primlerinin hiç yatırılmaması, eksik yatırılması veya Sosyal Güvenlik Kurumu'na (SGK) bildirilmemesi, işçinin gelecekteki emeklilik, sağlık ve diğer sosyal güvenlik haklarını doğrudan etkiler. İşte bu noktada, işçinin emeğini ve haklarını korumak amacıyla Hizmet Tespiti Davası devreye girer.

Hizmet tespiti davası, işçinin çalıştığı halde SGK'ya bildirilmeyen veya eksik bildirilen çalışma sürelerinin ve sigorta primlerinin mahkeme kararıyla tespit edilerek, bu sürelerin SGK kayıtlarına işlenmesini sağlamaya yönelik hayati bir hukuki süreçtir. Bu makalede, hizmet tespiti davasının anlamını, yasal dayanaklarını, koşullarını, taraflarını, yargılama sürecini ve ispat yöntemlerini tüm detaylarıyla inceleyeceğiz.

I. DAVANIN ANLAMI ve AMACI

Hizmet tespiti davası, bir işçinin fiilen çalıştığı halde, işvereni tarafından Sosyal Güvenlik Kurumu'na hiç bildirilmediği, eksik bildirildiği veya bildirilen sürenin kısmen doğru olmadığı durumlarda, işçinin veya hak sahiplerinin bu hizmetlerin tespiti ve SGK kayıtlarına işlenmesi için açtığı bir davadır.

Davanın temel amacı, işçinin alın terinin ve emeğinin karşılığı olan sosyal güvenlik haklarının kayıt altına alınmasını sağlamak, kayıt dışı istihdamın önüne geçmek ve işçinin gelecekteki emeklilik, sağlık hizmetleri, işsizlik sigortası gibi haklarını güvence altına almaktır. Bu dava, aynı zamanda, kayıt dışı istihdamın tespiti yoluyla kamu düzeninin korunmasına da hizmet eder.

II. DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ

Hukuki Nitelik

Hizmet tespiti davası, niteliği itibarıyla bir tespit davasıdır. Yani, mahkemeden yeni bir hak yaratılması veya bir edimin yerine getirilmesi istenmez; aksine, var olduğu iddia edilen bir hukuki ilişkinin (sigortalı çalışma) ve bu ilişkinin süresinin mahkeme kararıyla belirlenmesi (tespiti) talep edilir. Bu tespit kararı, kesinleştiğinde SGK kayıtlarında düzeltme yapılmasının yasal dayanağını oluşturur.

III. DAVANIN YASAL DAYANAKLARI

Hizmet tespiti davasının yasal dayanakları, Sosyal Güvenlik Kanunlarındaki tarihsel değişimlerle şekillenmiştir:

A) Mülga 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu Dönemi

1 Ekim 2008 tarihinden önce yürürlükte olan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 6. maddesi, sigortalı olmak için iş ilişkisinin varlığını yeterli görürken, 79. maddesinin 10. fıkrası, sigortalılık haklarının kazanılması için Kurum'a bildirim şartını düzenlemiş ve bildirilmeyen hizmetlerin tespiti için dava yolunu açmıştır. Bu dönemdeki davalar, büyük ölçüde bu maddeye dayanmaktaydı.

B) 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu (SSGSSK) Dönemi

1 Ekim 2008 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu (SSGSSK), sosyal güvenlik sistemimizi yeniden düzenlemiştir. Bu Kanun'un 8. maddesi, sigortalı sayılanların SGK'ya bildirilmesini ve prim ödeme yükümlülüğünü, 86. maddesi ise prim borçlarının tespiti ve takip usullerini düzenler. Hizmet tespiti davaları, günümüzde doğrudan 5510 sayılı Kanun'un ilgili hükümleri ve genel hukuk prensipleri çerçevesinde görülür.

IV. HİZMET TESPİTİ DAVASININ KOŞULLARI

Hizmet tespiti davasının açılabilmesi için belirli koşulların bir arada bulunması gerekir:

A) Sigortalı Sayılma Koşulu

  • Genel Olarak: Davacının, çalıştığı dönemde yürürlükte olan sosyal güvenlik mevzuatına göre sigortalı sayılan kişilerden olması gerekir. Bu genellikle 4/a (SSK'lılar) kapsamındaki işçi statüsünü ifade eder.
  • Hizmet Sözleşmesi İle Çalıştırılanlar: Davacı, işverenle arasında hizmet sözleşmesi (iş sözleşmesi) ilişkisinin (bağımlı çalışma ve ücret karşılığı iş görme) varlığını ispatlamak zorundadır. Bu ilişki, işçinin işverene bağımlı olarak, işverenin talimatları doğrultusunda ve ücret karşılığı çalışması anlamına gelir.

B) İşverence Kuruma Bildirilmemiş veya Kurumca Tespit Edilememiş Olma Koşulu

Davacının çalıştığı iddia ettiği sürenin, işveren tarafından SGK'ya hiç bildirilmemiş olması veya eksik bildirilmiş olması ya da SGK tarafından herhangi bir şekilde resen tespit edilmemiş olması gerekir. Eğer hizmetler SGK kayıtlarında eksiksiz görünüyorsa, hizmet tespiti davası açmaya hukuki yarar bulunmaz.

Hak düşürücü sürelere dikkat! Hizmet tespiti davasını zamanında açmamanız durumunda, haklarınızı tamamen kaybedebilirsiniz.

C) Davanın Hak Düşürücü Sürede Açılması Koşulu

Hizmet tespiti davası, hak düşürücü süreye tabidir. 5510 sayılı Kanun'da doğrudan bir süre belirtilmese de, Yargıtay içtihatlarıyla bu süre, hizmetin geçtiği yılın sonundan itibaren 5 yıl olarak belirlenmiştir. Örneğin, 2018 yılındaki çalışmasının tespitini isteyen bir işçi, en geç 31.12.2023 tarihine kadar davayı açmalıdır. Bu süre, kamu düzeni ile ilgili olduğundan, hakim tarafından resen dikkate alınır ve sürenin geçirilmesi halinde dava esastan reddedilir.

Hak Düşürücü Sürenin Uygulanmayacağı Haller:

Yargıtay, işçinin haklarının korunması amacıyla belirli hallerde 5 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanmayacağını kabul etmiştir:

  • Belgelerin Bir Kısmının Kuruma Verilmesi: İşverence sigorta defteri, ücret bordrosu, sigorta primleri bordrosu veya Kurum'a verilmesi gereken beyanname gibi belgelerin Kurum'a verilmiş olması, ancak bu belgelerde işçinin adının veya sigorta numarasının eksik olması halinde 5 yıllık süre uygulanmaz. Yani, işveren bir şekilde Kuruma bildirim yapmış, ancak bu bildirim eksik veya hatalı ise, işçi süresiz dava açabilir.
  • Çalışmanın SGK Tarafından Tespit Edilmiş Olması: Çalışmanın, SGK denetim elemanlarınca veya mahkeme kararıyla daha önceden tespit edilmiş olması durumunda da hak düşürücü süre uygulanmaz.
  • İşverenin Kamu Kuruluşu Olması: İşverenin, kamu tüzel kişiliğine sahip bir kurum olması halinde (devlet kurumları, belediyeler vb.), işçinin hizmet tespiti davalarında 5 yıllık hak düşürücü süre uygulanmaz. Bu durum, kamu kurumlarının kayıt tutma ve bildirim yükümlülüklerinin daha sıkı olmasından kaynaklanır.

D) Hukuki Yarar Bulunması Koşulu

Davacının, hizmet tespiti davasını açmakta hukuki bir yararı bulunmalıdır. Eğer hizmetler zaten SGK kayıtlarında görünüyorsa veya davacının bu tespitten elde edeceği somut bir menfaat yoksa, dava hukuki yarar yokluğundan reddedilir. Örneğin, emeklilik başvurusu için gerekli sigortalılık süresini doldurma hedefi, hukuki yarar teşkil eder.

V. DAVACI ve DAVALI

A) Davacı

Hizmet tespiti davasını açabilecek kişiler şunlardır:

  • Sigortalı (İşçi): Fiilen çalıştığı halde sigorta bildirimleri yapılmayan veya eksik yapılan işçinin kendisi davacı olabilir.
  • Hak Sahipleri: Sigortalının ölümü halinde, onun üzerinden gelir/aylık bağlanabilecek olan mirasçıları (eşi, çocukları, anne-babası vb.) da hizmet tespiti davasını açabilirler.
  • İşçi Sendikası: Yargıtay içtihatlarıyla, işçi sendikalarının da üyeleri adına hizmet tespiti davası açabileceği kabul edilmektedir.

B) Davalı

Hizmet tespiti davasında davalılar, genellikle şunlardır:

  • İşveren: Davacının çalıştığı ve sigorta bildirimlerini yapmayan veya eksik yapan gerçek veya tüzel kişi işveren davalı olarak gösterilir. Eğer işyeri el değiştirmişse, hizmetin geçtiği dönemdeki işverenler de davalı olarak gösterilmelidir.
  • Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK): SGK, davanın doğası gereği, fer'i müdahil (davanın sonucundan etkilenecek taraf) konumundadır ve davaya dahil edilmesi zorunludur. SGK'nın davaya dahil edilmemesi, usulden red veya Yargıtay'dan bozma sebebi olabilir.

Hizmet tespiti davası konusunda profesyonel destek mi arıyorsunuz?
İş ve sosyal güvenlik hukukunda uzmanlaşmış avukatlarımız, haklarınızı korumak için yanınızda.

Ücretsiz İlk Görüşme İçin Bize Ulaşın

Bu yazıyı paylaş: