Önceki bölümlerde kıdem tazminatının yasal çerçevesini, hak kazanma koşullarını ve hesaplama esaslarını inceledik. Bir iş davasında kıdem tazminatı talebi söz konusu olduğunda, bu alacağa hangi tarihten itibaren faiz işletileceği, alacağın hangi süre içinde talep edilmesi gerektiği (zamanaşımı) ve davanın hangi mahkemede, hangi usulle görüleceği gibi diğer hukuki boyutlar da büyük önem taşır.
VI. FAİZ
Kıdem tazminatı alacağı, iş sözleşmesinin kıdem tazminatına hak kazandıracak şekilde sona erdiği tarihte muaccel hale gelir (ödenebilir hale gelir). İşveren bu tarihte ödeme yükümlülüğü altına girer. Bu nedenle, kıdem tazminatı alacağına iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren faiz işletilir. Uygulanan faiz türü genellikle yasal faizdir.
VII. ZAMANAŞIMI
Kıdem tazminatı alacağı, Kanun'da belirtilen zamanaşımı süresi içinde talep edilmelidir. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile yapılan değişiklikle, kıdem tazminatı alacağı için zamanaşımı süresi 5 yıl olarak belirlenmiştir. Bu süre, iş sözleşmesinin kıdem tazminatına hak kazandıracak şekilde sona erdiği tarihten itibaren işlemeye başlar. 5 yıllık süre geçtikten sonra açılan davalarda işveren zamanaşımı def'inde bulunursa, alacak zamanaşımına uğramış sayılır.
VIII. KAMU İHALE MEVZUATI KAPSAMINDA ALT İŞVERENLERCE ÇALIŞTIRILAN İŞÇİLERİN KIDEM TAZMİNATI
Kamu kurum ve kuruluşlarının ihale ile işlerini alan alt işverenler (taşeronlar) tarafından çalıştırılan işçilerin kıdem tazminatları konusunda özel bir sorumluluk rejimi mevcuttur. Bu durumda, işçinin kıdem tazminatından alt işverenle birlikte asıl işveren olan kamu kurumu/idare de müteselsilen (birlikte ve ayrı ayrı) sorumludur. İşçi, kıdem tazminatı talebini hem alt işverene hem de asıl işveren kamu kurumuna yöneltebilir.
IX. DAVANIN TARAFLARI
Kıdem tazminatı davasının tarafları, alacak talebinde bulunan işçi (veya mirasçıları) ve bu alacaktan sorumlu olan işverendir.
A. Davacı
Kıdem tazminatı davasında davacı, kıdem tazminatına hak kazanıp bu alacağı talep eden işçidir. İşçinin ölümü halinde, kıdem tazminatı alacağı miras hakkı olarak mirasçılarına geçer ve yasal mirasçıları davayı açabilir.
B. Davalı
Kıdem tazminatı davasında davalı, iş sözleşmesinin tarafı olan işverendir. İşverenin gerçek kişi veya tüzel kişi (şirket vb.) olmasına göre davalı sıfatı değişir. İşyerinin devri veya alt işverenlik ilişkisi gibi durumlarda, kıdem tazminatı alacağından sorumlu olan önceki işveren veya asıl işveren de davalı olarak gösterilebilir.
X. GÖREVLİ ve YETKİLİ MAHKEME
Kıdem tazminatı davasında hangi mahkemenin görevli ve yetkili olacağı Kanun'da açıkça belirtilmiştir.
A. Görevli Mahkeme
Kıdem tazminatı alacağına ilişkin davalarda görevli mahkeme İş Mahkemeleridir. İş Mahkemesi bulunmayan yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemeleri, İş Mahkemesi sıfatıyla bu davalara bakar.
B. Yetkili Mahkeme
Kıdem tazminatı davasında yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi veya işin yapıldığı yer mahkemesidir. Davacı işçi, bu iki yerden birinde dava açma hakkına sahiptir. Birden fazla işyerinde çalışan işçi için, işin en çok yapıldığı yer mahkemesi de yetkili olabilir.
XI. ZORUNLU ARABULUCULUK
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun yürürlüğe girmesiyle birlikte (01.01.2018), kıdem tazminatı alacağı da dahil olmak üzere, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı talepleri için dava açmadan önce arabulucuya başvurulması zorunlu bir dava şartı haline gelmiştir. Arabulucuya başvurulmadan açılan kıdem tazminatı davaları, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedilir.
XII. DAVANIN AÇILMASI
Arabuluculuk süreci sonunda anlaşma sağlanamaması halinde kıdem tazminatı alacağı için dava açılabilir. Daha önce genel olarak dava açma şekillerini incelemiştik (Bkz. Davanın Açılması bölümü). Kıdem tazminatı davasına özgü bazı detaylar şunlardır:
A. Genel Olarak
Kıdem tazminatı davası, arabuluculuk son tutanağının düzenlenmesinin ardından, yetkili ve görevli İş Mahkemesi'ne sunulacak bir dava dilekçesi ile açılır.
B. Davanın Açılma Şekilleri
Kıdem tazminatı alacağı için de, miktarın dava açılırken belirlenip belirlenememesine göre tam alacak davası, belirsiz alacak davası veya kısmi dava şeklinde dava açılabilir. Genellikle kıdem tazminatı hesaplaması işverenin kayıtlarına bağlı olduğundan, belirsiz alacak davası veya kısmi dava (ıslah hakkı saklı tutularak) açılması uygulamada daha yaygındır.
C. İşe İade Davasının Bekletici Mesele Yapılması
Eğer işçinin iş sözleşmesinin feshi, aynı zamanda bir işe iade davasına konu olmuşsa ve işe iade davasının sonucu (fesih geçerli mi değil mi?) kıdem tazminatı hakkını doğrudan etkileyecekse, kıdem tazminatı davasında işe iade davasının sonucunun bekletici mesele yapılması gerekebilir. İş Mahkemesi, işe iade davası kesinleşene kadar kıdem tazminatı davasını durdurabilir.
XIII. HARÇ ve VEKALET ÜCRETİ
Kıdem tazminatı davasında da, talep edilen alacak miktarına göre harç ödenir ve davanın sonucu ve talep edilen/hükmedilen miktarlar üzerinden vekalet ücretine hükmedilir.
Harçlar, dava değeri üzerinden nispi olarak hesaplanır. Vekalet ücreti ise, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne göre belirlenir ve haksız çıkan taraftan alınarak haklı çıkan tarafa ödenir. Arabuluculuk sürecine mazeretsiz katılmayan tarafın yargılama giderlerinden sorumlu olacağına dair hükümler (bkz. Zorunlu Arabuluculuk bölümü), kıdem tazminatı davaları için de geçerlidir.
XIV. YARGILAMA USULÜ ve YÖNTEM
Kıdem tazminatı davaları, diğer işçi alacağı davaları gibi Basit Yargılama Usulüne tabidir. Bu usul, davanın daha hızlı ilerlemesini sağlayan sadeleştirilmiş prosedürler içerir. İspat açısından bordrolar, SGK kayıtları, tanık beyanları, bilirkişi incelemesi gibi deliller sıklıkla kullanılır. İş sözleşmesinin sona erme nedeni ve tarihi, kıdem süresi ve hesaplamaya esas ücretin tespiti yargılamanın temelini oluşturur.
XV. MAHKEMECE VERİLECEK HÜKÜM
Yargılama sonunda mahkeme, toplanan delilleri değerlendirerek işçinin kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmadığına ve hak kazanmışsa miktarının ne olduğuna karar verir. Mahkeme hükmünde, hükmedilen brüt kıdem tazminatı miktarı, işletilecek faiz oranı ve başlangıç tarihi, yargılama giderleri ve vekalet ücreti yer alır. Hükmedilen brüt tutardan sadece damga vergisi kesilir, gelir vergisi kesintisi (tavanı aşmıyorsa) yapılmaz.
XVI. DİLEKÇE ÖRNEĞİ
Bu bölüm, kıdem tazminatı talebiyle açılacak bir dava için hazırlanacak dava dilekçesinin örnek bir şablonunu içerecektir. Dilekçe örneği, Kanun'un aradığı şekil şartlarına uygun olmalı, arabuluculuk şerhini, tarafları, talebi (dava türüne göre tam, kısmi veya belirsiz), olayların özetini, hukuki nedenleri, delilleri ve talep sonucunu içermelidir.
XVII. TENSİP TUTANAĞI ÖRNEĞİ
Dava açıldıktan sonra mahkemece düzenlenen, davanın kaydını, tarafları, talepleri özetleyen, delillerin sunulması için süre veren ve yargılamanın ilk adımlarını (tebligat, cevap süresi gibi) belirten tensip tutanağına dair bir örnek bu bölümde yer alabilir.
XVIII. MAHKEME GEREKÇELİ KARAR ÖRNEKLERİ
Bu bölüm, iş mahkemelerince verilen ve kıdem tazminatı alacağı talebiyle açılmış davalara ilişkin gerekçeli karar örneklerini içerecektir. Örnek kararlar, mahkemenin kıdem süresini, haklı/geçerli fesih sebeplerini, giydirilmiş ücreti nasıl tespit ettiğini ve hesaplamayı hangi esaslara göre yaptığını göstererek uygulamaya ışık tutabilir.
Sonuç: Kıdem tazminatı alacağı, iş hukukunun en temel ve en çok dava konusu olan alacak kalemlerinden biridir. Hak kazanma koşullarının doğru tespiti, özellikle sözleşmenin sona erme nedeninin Kanun'a uygun olup olmadığının belirlenmesi, kıdem süresinin ve giydirilmiş brüt ücretin doğru hesaplanması, alacağa işletilecek faiz ve zamanaşımı süreleri, davanın görevli ve yetkili mahkemede ve doğru dava türü ile açılması süreçte kritik adımlardır. Zorunlu arabuluculuk şartının yerine getirilmesi de dava öncesinde uyulması gereken önemli bir prosedürdür. Tüm bu hukuki sürecin hatasız yönetilmesi ve hak kaybı yaşanmaması için bir iş hukuku uzmanından profesyonel destek almak büyük önem taşımaktadır.
Not: Yukarıdaki metin, kıdem tazminatı davasına ilişkin önemli hukuki konuları açıklamaktadır. Türk İş Hukuku ve yargılama hukuku uygulamaları dinamik olup, güncel mevzuat değişiklikleri ve Yargıtay kararları doğrultusunda farklılıklar gösterebilir. Her somut olay kendi özelinde değerlendirilmeli ve detaylı bilgi için profesyonel hukuki danışmanlık alınmalıdır.